Şişmanlık ( Obezite ) ve Beslenme Tedavisi
Şişmanlık beden kütle indeksi denilen bir yöntem ile belirlenir. Beden kütle indeksi kilo/boy olarak hesaplanır ve çıkan sonuca göre şişmanlık derecesi belirlenir. Eğer beden kütle indeksi 30’un üzerindeyse bu kişiler şişman olarak adlandırılır ve bu indeks arttıkça durum obezite olarak adlandırılmaya başlanır. 30’ un altındaki kişiler ise normal veya zayıf olmak üzere farklı kategorilerde değerlendirilir. 20-24.9 arasındaki indekse sahip kişiler normal olarak kabul edilir. Beden kütle indeksinin hesaplanmasında yaş da önemlidir. Çünkü yaş büyüdükçe indeks oranı da artmaktadır.
Sınıflandırma
Şişmanlık şu şekilde sınıflandırılabilir:
- Anatomik olarak: Görünüşe dayalı bir sınıflandırmadır. İnce yapılı, orta yapılı ve kalın yapılı olmak üzere 3 çeşittir.
- Cinsiyete veya yağ dağılımına göre: Android- elma tipi, jinoid- armut tipi olmak üzere iki çeşittir.
- Etiyolojik: Aşırı beslenmeden veya doğuştan kaynaklıdır.
- Fizyolojik: Yağ hücresinin hacminin büyük veya yağ hücrelerinin sayısının fazla olmasıdır.
Kalıtsal veya çevresel faktörler şişmanlık (obezite) nedenleri arasında gösterilir. Hormonal ve sinirsel faktörler kalıtsal şişmanlığa yol açabilir. Hipofiz bezindeki sorunlar, tiroid hastalığı, pankreas ve cinsiyet hormonlarındaki sorun şişmanlığı tetikleyebilir. Hormonlarda yaşanan bu sorun kişinin enerjisinin azalmasına ve iştahının artmasına neden olabilir. Yemeklerden alınan enerji, günlük hayatta harcanmadığı takdirde vücudumuzda yağ olarak depolanır. Kalıtsal faktörler dışında bu durumda çevresel faktörlerle de görülebilir. Kişinin çok fazla yemesi, yağlı ve şekerli şeyler tüketmesi şişmanlığa neden olur. Yanlış ve aşırı beslenme vücuttaki enerjiyi artırır, bu enerjinin kullanılmaması sonucu şişmanlık (obezite) gözlemlenir.
Şişmanlığın Yol Açtığı Hastalıklar
Kalp ve Damar Hastalıkları: Özellikle belirli bir yaşın üstündeki kişilerde şişmanlık kalp ve damar hastalıkları için en önemli sebep olarak gösterilebilir. Şişman kişilerde daha fazla damar tıkanması gibi sorunlar gözlemlenmektedir. Ayrıca yine şişman kişilerde kanda taşınan oksijen miktarı azalmakta bu da kalp ve damar sorunlarına neden olmaktadır.
-
Hipertansiyon: Şişman bireylerde normal bireylere göre daha fazla hipertansiyon riski bulunmaktadır.
-
Safra Taşları: sık aralılarda kilo alıp vermek safra taşlarına neden olduğu gözlemlenmiştir.
- Gut Hastalığı
- Kanser
- Şeker Hastalığı
- Karaciğer Hastalıkları
- Osteoartritin
Sayılan bu hastalıklar şişmanlık sonucunda ortaya çıkmakta veya şişman olan kişilerde, normal olan kişilere göre 2 kat daha fazla görüldüğü gözlemlenmiştir. Ayrıca şişmanlığın çok fazla artması sonucu obezite ismi verilen hastalık ortaya çıkmaktadır. Obeziteye sahip olan kişilerin hayatları aşırı zorlaşmakta ve başkalarına bağımlı bir şekilde yaşamaya başlamaktadırlar. Vücuttaki kütle artışı ayaklara binen yükü de arttırmakta ve bunun sonucunda yürümekte sorunlar yaratmaya başlamaktadır. Obezite olan birçok insan yürürken ayaklarında hissettikleri acı yüzünde yürüyememekte ve yatağa bağımlı hale gelmektedir. Ayrıca vücuttaki kütle artışı ile birlikte, deride aşağıya doğru sarkmalar da gözlemlenmektedir. Obezite zamanla kişinin hayatını tamamen ele geçirmektedir. Sadece fiziksel ağrılar değil ayrıca sosyal hayatın da yok oluşuyla birlikte depresyon gibi psikolojik sorunlara da neden olmaktadır.
Kilo verme Yöntemleri
İdeal kilo verme zamanla ve yavaş yavaş olarak belirtilmiştir. Şişmanlık (obezite) bir sağlık sorunudur ve tedavi edilmelidir. Fakat tedavi doğru ve sağlıklı bir yol ile gerçekleştirilmelidir. Araştırmalar sonucunda hızlı kilo vermenin sağlıklı olmadığı görülmüştür. Bir anda ve çok fazla kilo vermek kişide yağ dokusunun azalmasına değil daha çok kas dokusunun azalmasına neden olur. Kilo vermekteki amaç ise yağ dokusunda azalmanın sağlanmasıdır. Ayrıca hızlı kilo veren kişilerde daha sonra bu kiloları hızlıca tekrardan aldığı gözlemlenmiştir. Haftada 0,5-1 kg kayıp ideal bir kilo kaybıdır.
Beslenme Tedavisi
Kilo vermek için en çok kullanılan yöntemlerden birisidir. Şişmanlık (obezite) ve beslenme tedavisi diyetisyen eşliğinde hazırlanan bir program ile gerçekleştirilir. Beslenme tedavisi; doğru besinlerle doğru miktarda enerjiyi alma prensibine dayanır. Vücuda alınan enerji ve vücudun harcadığı enerji doğru olarak hesaplanır ve beslenme tedavisine başlanır. Bu tedavide dikkat edilen kısım kişinin bazal metabolizmasının altında enerjili bir diyet uygulamamaktır. Bu sayede vücuda doğru miktarda ama daha az enerji girer ve kişi doğru miktarda (haftada 0,5-1 kg) kilo verir. Hızlı kilo kayıpları beraberinde sağlık sorunlarına ve daha sonrasında tekrardan kilo alımına neden olacağı için kesinlikle tavsiye edilmez ve uygulanmaz.
Diyetisyenler tarafından uygulanan beslenme tedavisi kişinin protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve minerallerin doğru oranda vücuda alması ile uygulanır.
Protein: Proteinli besinler kişiye tokluk hissi verdiği ve vücuttaki kas kütlesini koruduğu için beslenme tedavisinde özellikle tercih edilir. Ancak proteinli besinlerde aynı zamanda yağ da bulunur. Bu yüzden protein için belirli bir sınır belirlenir ve bu sınırın üstüne çıkılması istenmez. Günlük enerjinin kayda değer bir bölümü proteinlerden gelir bu yüzden günlük protein önemlidir fakat belirlenen sınırın aşılmaması gerekir.
Yağ: Yağlı besinler de tokluk hissi verir. Bunun yanı sıra proteinlere nazaran daha fazla enerji verirler. Beslenme tedavisinde yağ oranı azaltılmalı fakat yine belirli bir sınırın altına inilmemelidir. Çünkü yağda çözünen vitaminlerin (A,D,E,K) vücutta kullanımı için belirli bir miktar yağ alınması gerekir.
Karbonhidrat: Günlük enerjinin yarısından çoğu karbonhidratlar ile sağlanır. Beslenme tedavisi ayarlanırken basit karbonhidratlardan ziyade kompleks karbonhidratlar (kuru baklagiller) tercih edilir. Ayrıca kuru baklagiller gibi kompleks karbonhidratların daha iyi tokluk sağladığı görülmüştür.
Vitamin ve Mineraller: Eğer besin tedavisinde uygulanan programdan vücuda çok az enerji alımı varsa bu durum vitamin ve minerallerin de alımında sorun yaşanacağı anlamına gelir. Kilo vermekten ziyade sağlıklı kilo vermek önemlidir. Kilo verirken vücutta kalsiyum demir gibi minerallerin ve vitaminlerin azalması başka hastalıklara neden olabilir. Bu yüzden vücuda alınan besin değerlerine çok dikkat edilmeli ve gereken az veya fazla alın mamalıdır.
Sıvı: Şişmanlık (obezite) ve beslenme tedavisi için en önemli etken sıvıdır. Günlük 2,5-3 litre su (sıvı) alınmalıdır. Sıvı hem yağların yakılmasında önemli bir araç hem de vücudun detoksu için önemli bir etkendir. Sıvı metabolizma atıklarını atar. Yemek öncesinde içilen bir bardak su tokluk hissini oluşturacağı için yemede azalma görülür. Bu sayede günlük alının fazla besinden kaçılabilir. Ayrıca çoğu zaman kişi susadığında açlık da hissedebilir. Besin yerine sıvı tercih edildiği takdirde bu his geçer. Böylece aç olunmadığı halde besin alınımının önüne geçilmiş olur.
Şişmanlık (obezite) çağımın büyük bir sorunudur. Yanında fiziksel ve psikolojik sorunlar getiren büyük bir hastalıktır. Fakat elbette çözümleri de vardır. Bu çözümlerden en çok tercih edileni besin tedavisidir. Besin tedavisi doğru yapıldığı takdirde olumlu sonuçlar ile karşılaşılır. Tabi ki besin tedavisi spor gibi başka yöntemlerle de desteklenirse daha sağlıklı bir kilo verme süreci gerçekleşir. Besin tedavisi ile şişmanlık (obezite) sorunu ortadan kaldırılabilir ve daha sağlıklı bir yaşamın önü açılmış olur.